İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Yugoslavya bünyesinde Sırplar, Hırvatlar, Boşnaklar, Arnavutlar, Makedonlar ve Slovenler olmak üzere çok sayıda etnik ile Müslümanlar, Hristiyanlar ve Ortodokslar olmak üzere çeşitli dinlere mensup gruplar barındırmaktaydı. Bu çok parçalı birliktelik 1980’lerde çatırdamaya başladı. Patlak veren Yugoslav İç Savaşı sonrası önce Almanya ve İtalya’nın 25 Haziran 1991’de Slovenya ve Hırvatistan ardından Eylül ayında Makedonya bağımsızlıklarını ilan etti. Mart 1992'de Bosna-Hersek Cumhuriyeti ülke çapında bağımsızlık ilan edilmesi konusunda bir referandum yaptı. Bosnalı Sırpların çoğunun boykot ettiği bu referandum bağımsızlığın kabul edilmesiyle sonuçlandı. 5 Nisan 1992'de Bosna-Hersek Cumhuriyeti hükümeti bağımsızlığını ilan etti. 6 Nisan'da da ABD ve Avrupa ülkeleri Bosna-Hersek'in bağımsızlığını tanıdılar. Bağımsızlığın anayurtları olan Sırbistan'dan kendilerini koparacağını düşünen ve “Büyük Sırbistan” hayalleri olan Bosnalı Sırplar, Sırbistan'dan aldıkları askerî yardımlarla Bosna'da bir Sırp Cumhuriyeti kurduklarını ilan ettiler. Kendi bölgelerinde bulunan Boşnaklar ve Hırvatlar’dan topraklarını terk etmelerini istediler. Sırplar ile birlikte Hırvatlar da Boşnakların topraklarına göz dikmişti. Sırplar’dan sonra Hırvatlar da Bosna topraklarında Hersek-Bosna Hırvat Cumhuriyeti’ni kurduğunu ilan etti.
Bu gelişmeler yaşanırken Sırpların kontrolündeki Yugoslav Ordusu ve bunların silahlandırdığı Bosnalı Sırplar, Müslüman Boşnaklara karşı etnik temizlik girişimine başladılar. Boşnaklar ise liderleri olan Aliya İzzetbegovic önderliğinde duzey ve doğuda Sırplara, güney ve batıda ise Hırvatlara karşı organize olarak ülkelerinin bütünlüğünü korumak için savaşmaya başladılar.
Yugoslavya’nın her tarafında çatışmalar artarken Birleşmiş Milletler duruma el atmak zorunda kaldı. BM sivillerin daha fazla can kaybı yaşamaması adına aralarında Srebrenitsa’nın da bulunduğu 6 bölgeyi güvenli bölge ilan etti. Boşnaklar için güvenli bölge seçilen Srebrenitsa’nın savaştan önce 24.000 olan nüfusu gelen mültecilerle birlikte 60.000’i geçmişti. Srebrenitsa güvenli bölge olduğu gerekçesiyle sığınan Boşnaklar’dan silahları BM Barış Gücü tarafından alınmaktaydı.
Bölgeye Boşnaklar sığındıkça gözü dönmüş Sırplar sözde güvenli bölge ilan edilen bu yerleşim yerine tacizler yapmaya başladılar. Sırpların tacizleri korkutucu seviyeye çıktığında sığınmacı Boşnaklar BM’den ellerinden alınan silahlarını geri almak için yaptıkları başvuru, Srebrenitsa’nın güvenliğinden sorumlu Hollandalı General Thom Karremans tarafından reddedildi. Birleşmiş Milletler Sırp tacizine karşı yalnızca iki F16'yı kent üzerinde bir uçuş yaptırmakla yetindi.
Hollandalı askerler bir gece yarısı Bosna'daki BM Barış Gücü komutanı Hollandalı generalden aldıkları emir doğrultusunda kenti boşalttılar. Savaş sırasında şehrin güvenliğinden sorumlu olan Hollandalı Komutan Thom Karremans kendisine sığınan 25 bin mülteciyi ve şehri Sırplara teslim etti. Daha sonra ortaya çıkan bir video kasedinde Sırp generalin kenti boşaltan Hollandalı komutana bir hediye verirken görüntüleri çekilecekti. Hollandalı askerlerin silahsız Boşnakları kaderlerine terk etmesiyle birlikte Rlatko Mladic komutasındaki Sırplar silahlarından arındırılmış kente hiç zorlanmadan girdi. Sonra da Sırp askerler Bosna Müslümanları ve Bosna Hırvatlarını yollarda, dağlarda öldürdüler. Sırp askerler cesetlerin kimlikleri tespit edilmesin diye cesetleri parçalayarak sayıları 64'ü bulan toplu mezarlara gömdüler.
Bir hafta süren katliam 2. Dünya Savaşı’ndan sonra insanlığa yapılan en büyük suç olarak tarihe kara bir leke olarak geçti. Tarihe Srebrenitsa katliamı olarak geçen bu elim hadise sonucunda en az 8372 Bosnalı Müslüman’ın katledildiği tespit edilirken ele geçirilen belgeler katliamın sadece erkeklere değil yaşlı, kadın ve çocuk demeden yakalanan herkese karşı gerçekleştirildiğini ortaya koydu.
Hollanda'nın Lahey kentideki Uluslararası Adalet Divanı, 2007'deki kararında, Srebrenitsa ve civarında yaşananları "soykırım" olarak nitelendirdi.
Sırp komutan Ratko Mladic, Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi (ICTY)'de bir önceki kasım ayında sonuca bağlanan davada, aralarında Srebrenitsa Soykırımının da bulunduğu birçok suçtan müebbet hapse mahkum edildi. Aynı mahkeme, 2016'da sonuca bağladığı davada, 'Bosna kasabı' olarak bilinen Bosnalı Sırpların eski lideri Radovan Karadzic'e Srebrenitsa soykırımı dahil 10 ayrı suçtan 40 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme ayrıca, Srebrenitsa soykırımındaki suçları nedeniyle eski Sırp general Radislav Krstic'i 35 yıl, Vidoje Blagojevic'i 15 yıl, Vujadin Popovic ve Ljubisa Beara'yı ömür boyu, Drago Nikolic'i 35 yıl, Ljubomir Borovcanin'i 17 yıl, Vinko Pandurevic'i 13 yıl, Radivoje Miletic'i 19 yıl, Milan Gvero'yu 5 yıl hapse mahkum etti. Bosna Hersek Mahkemesinde görülen davada ise 13 Temmuz 1995'te bine yakın Boşnak sivilin öldürülmesiyle suçlanan Milorad Trbic, 30 yıl hapse mahkum edildi. Farklı mahkemelerde görülen Srebrenitsa davalarında bugüne kadar 45 Sırp, toplam 699 yıl hapis cezası aldı.
Eski Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Milosevic de Srebrenitsa'daki soykırımla suçlanmış ancak ICTY'deki yargılanması devam ederken tutuklu bulunduğu cezaevinde yaşamını yitirmişti.
Katliamdan 15 yıl sonra 27 Haziran 2017 tarihinde Hollanda Mahkemesi, Srebrenitsa katliamıyla ilgili Hollanda askerlerinin yasa dışı hareket ettiğine, Hollanda'nın kısmen hatalı olduğuna karar vererek Hollanda askerlerini suçlu buldu. Mahkeme, Srebrenitsa'da ölümlerin %30'undan Hollanda hükûmetinin sorumlu olduğunu açıkladı. Lahey Adalet Divanı bir hafta süren katliamı ‘soykırım’ olarak kabul etti ancak Sırbistan’'ın sorumlu tutulmayacağına karar verdi.